PPK‘nin 19 Eylül toplantısına ilişkin özette, küresel büyüme görünümündeki sınırlı iyileşmenin yılın ikinci çeyreğinde de devam ederken, iş gücü piyasaları arz talep dengesindeki normalleşme eğiliminin sürdüğü belirtildi.
Türkiye’nin dış ticaret ortaklarının ihracat paylarıyla ağırlıklandırılan küresel büyüme endeksinin 2024’te yüzde 2,0 artarak 2023’teki yüzde 1,8’in sınırlı oranda üzerinde büyüyeceğinin tahmin edildiği ve küresel iktisadi faaliyetin zayıf seyrini sürdüreceği değerlendirilen özette, “Hizmet sektöründe olumlu seyir devam ederken imalat sanayindeki zayıf görünüm korunmuştur. ABD ekonomisi büyüme eğilimi diğer gelişmiş ülkelerden olumlu ayrışmaya devam etmiştir. Enflasyonda kalıcı düşüşü sağlamak amacıyla faiz indirim süreçlerinin temkinli yürütülecek olması ve jeopolitik gelişmeler 2024’te küresel iktisadi faaliyetin seyri açısından öne çıkan risk faktörleri olarak görülmektedir.” denildi.
Özette, şöyle devam edildi:
“Küresel enflasyondaki düşüş devam ederken, ABD’de enflasyon verileri hizmet sektöründeki fiyat katılığının zayıflamaya başladığını desteklemektedir. Bununla birlikte, hizmet enflasyonunun gelişmiş ülkeler genelinde aynı ölçüde yavaşlamadığı dikkat çekmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde (GOÜ) faiz indirimleri parasal sıkılığı koruyacak şekilde sürdürülürken, faiz indirim sürecine giren gelişmiş ülke merkez bankalarına yenileri eklenmiş, eylül ayında ABD Merkez Bankası da politika faizini 50 baz puan indirmiştir. Enflasyon görünümündeki iyileşmenin devamı ve hizmet enflasyonuna dair son gelişmeler faiz indirim beklentilerini güçlendirse de gelişmiş ülke merkez bankalarının faiz indirim sürecinde temkinli bir yaklaşım izleyecekleri değerlendirilmektedir. Diğer taraftan küresel belirsizlikler nedeniyle risk iştahı ve GOÜ hisse senedi piyasalarına yönelen portföy akımları dalgalı bir seyir izlemektedir.”
Son PPK döneminde gecelik faiz oranlarının ortalamada politika faiziyle faiz koridorunun üst bandı arasında oluşması ve zorunlu karşılık düzenlemelerindeki değişikliklerin etkisiyle mevduat faizlerinin 23 Ağustos haftasından bu yana 67 baz puan artarak, 13 Eylül haftası itibarıyla yüzde 56,14 seviyesinde gerçekleştiği bildirilen özette, “Aynı dönemde TL ticari kredi faizleri (kredili mevduat hesabı ve kredi kartı hariç) 40 baz puan düşerek yüzde 56,59 seviyesinde oluşmuştur. Bireysel tarafta, ihtiyaç kredisi (kredili mevduat hesabı hariç) faizleri 43 baz puan artarak yüzde 73,65 olarak gerçekleşirken; konut kredisi faizleri, 27 baz puan azalarak yüzde 43,22 seviyesinde oluşmuştur. Genel olarak dalgalı bir seyir izleyen taşıt kredisi faizleri 13 Eylül itibarıyla yüzde 43,78 seviyesinde gerçekleşmiştir.” bilgileri aktarıldı.
“MAKRO İHTİYATİ DÜZENLEMELER YAPILDI”
Özette, bireysel kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalamasının 23 Ağustos’tan itibaren yükselerek yüzde 2,27 seviyesinden yüzde 3,27 seviyesine geldiği kaydedildi.
Aynı dönemde TL ticari kredilerin büyüme sınırları altında büyümeye devam ettiği ve 4 haftalık büyüme oranlarının ortalamasının yüzde 1,51 olarak gerçekleştiği aktarılan özette, kur etkisinden arındırılmış yabancı para (YP) ticari kredilerdeki 4 haftalık büyüme oranlarının ortalamasının yüzde 1,43 seviyesine gerilediği belirtildi.
Parasal aktarım mekanizmasını desteklemek amacıyla son PPK döneminden bu yana bazı makro ihtiyati düzenlemeler yapıldığı bildirilen özette, şu bilgilere yer verildi:
“Bu kapsamda, 29 Ağustos 2024 tarihli duyuruda ilan edildiği üzere zorunlu karşılık uygulamasında bir dizi değişikliğe gidilmiştir. Gerçek kişi TL mevduat payı yüzde 45 ile yüzde 50 arasında bulunan bankalar için aylık artış hedefi 0,8 puana yükseltilirken, yüzde 60’ı geçen bankalar için aylık artış hedefi kaldırılarak, yüzde 60’ın üzerinde kalınması koşulu getirilmiştir. KKM’nin TL’ye geçişine ve yenilenmesine ilişkin toplam hedef hesaplamasına tüzel kişi KKM dahil edilirken, TL mevduat için tesis edilmesi gereken zorunlu karşılık tutarına TL’ye geçiş oranı seviyesine göre uygulanan faiz oranı üst sınırı, politika faiz oranının yüzde 84’üne yükseltilmiştir. TL zorunlu karşılıklarda bloke tesis oranı 5 puan artırılmıştır. Sıkı para politikası duruşu ve bu duruşu destekleyen makro ihtiyati politikaların etkisi ile TL mevduat payı artarken, KKM ve YP mevduat bakiyeleri gerilemektedir.”
Özette, TCMB brüt uluslararası rezervlerinin 23 Ağustos’tan bu yana 3,14 milyar dolar artarak 13 Eylül 2024 itibarıyla 153,55 milyar ABD dolarına yükseldiği bildirildi. Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk priminin (CDS) 19 Ağustos’tan bu yana bir miktar düşüş göstererek 18 Eylül 2024 itibarıyla 261 baz puan seviyesine geldiği aktarılan özette, “Türk lirasının 1 ay vadeli kur oynaklığı 18 Eylül itibarıyla yüzde 10,78 seviyesine yükselirken, 12 ay vadeli kur oynaklığı yüzde 21,51 seviyesine gerilemiştir. Önceki PPK toplantı haftasından bu yana Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) piyasasına 0,44 milyar ABD doları giriş, hisse senedi piyasasından ise 0,32 milyar dolar çıkış olmak üzere toplam 0,11 milyar dolar net portföy girişi gerçekleşmiştir.” ifadeleri kullanıldı.
Gayri safi yurt içi hâsıla (GSYH) verilerinin yılın ikinci çeyreğinde yıllık ve çeyreklik bazda büyüme oranlarında gerilemeye işaret ettiği aktarılan özette, şunlar kaydedildi:
“Bu dönemde, nihai yurt içi talebin yıllık bazda büyümeye katkısı belirgin olarak azalırken net ihracatın büyümeye verdiği pozitif katkı sürmüştür. Böylelikle, harcama yönünden büyümenin kompozisyonunda daha dengeli bir talep görünümü izlenmiştir. Üretim yönünden ise ikinci çeyrekte hizmetler sektörü yıllık bazda büyümenin temel belirleyicisi olurken sanayi katma değeri büyümeyi azaltıcı yönde etkilemiştir. Sanayi sektörünün zayıf seyrinde, ikinci çeyreğe denk gelen iki bayram tatilinin ve köprü günlerinin etkili olduğu değerlendirilmektedir. İlk yarıya ilişkin milli gelir verileri, ilk çeyrekte öne çekilmiş talep ve ikinci çeyrekte köprü günleri gibi faktörlerle birlikte ele alındığında, iktisadi faaliyette ılımlı bir yavaşlama olduğunu göstermektedir.”
“YURT İÇİ TALEPTEKİ YAVAŞLAMANIN ILIMLI ŞEKİLDE SÜRDÜĞÜ DEĞERLENDİRİLMEKTEDİR”
Özette, üçüncü çeyreğe ilişkin göstergelerin yurt içi talebin yavaşlamaya devam ederek enflasyonist etkisinin azaldığını teyit ettiği vurgulandı.
Temmuz ayında perakende satış hacim endeksinin aylık ve çeyreklik bazda artarken, endeksin yıllık büyümesinin yavaşladığı belirtilen özette, şunlar kaydedildi:
“Aynı dönemde ticaret satış hacim endeksi, diğer iki ana kalemi olan motorlu taşıtların ticareti ve toptan ticaretteki azalış doğrultusunda aylık ve çeyreklik bazda gerilemiştir. İkinci çeyrekte azalan hizmet üretim endeksi, temmuz ayında sınırlı düşüş kaydetmiş, çeyreklik bazda da azalışını sürdürmüştür. Ağustos ayında kartla yapılan harcamalar aylık ve çeyreklik bazda sınırlı yükselmiştir. Mevsimsellikten arındırılmış olarak tüketim malı ithalatındaki ılımlı seyir bu dönemde de sürmekle birlikte tüketim malı ithalatı halen seviye olarak yüksektir. İmalat sanayi firmalarına yönelik anket verileri, iç piyasa siparişlerinde çeyreklik bazda azalış olduğunu göstermektedir. Firma görüşmelerinden edinilen tüketim harcamalarına ilişkin tespitler, iç talepte yavaşlamayı teyit etmektedir. Bu çerçevede, tüketim göstergelerine bir bütün olarak bakıldığında, yurt içi talepteki yavaşlamanın ılımlı şekilde sürdüğü değerlendirilmektedir.”
Özette, temmuz ayında sanayi üretim endeksinin mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak aylık bazda yüzde 0,4 artarken, takvim etkilerinden arındırılmış olarak yıllık bazda yüzde 3,9 gerilediği anımsatıldı.
Çeyreklik bazda ise sanayi üretimi yüzde 0,6 azaldığı belirtilen özette, “Haziran ayında Kurban Bayramı tatilinin idari kararla uzatılması sonrası ortaya çıkan üç günlük köprü günü kaynaklı üretim kaybını telafi edici mekanik etkinin, temmuz ayında sektörler geneline yayılan aylık bazdaki artışta rol oynadığı değerlendirilmiştir. Köprü günleri ve yüksek oynaklık sergileyen sektörler dışlandığında temmuz ayında sanayi üretiminin ana eğiliminin görece zayıf olduğu tahmin edilmektedir. İmalat sanayi kapasite kullanım oranı ise üçüncü çeyrekte çeyreklik bazda düşüş kaydetmiştir. Temmuz ayı itibarıyla mevsimsellikten arındırılmış istihdam, çeyreklik bazda yüzde 0,3 oranında artarak 32,7 milyon kişi seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde, işgücüne katılım oranı sınırlı artış kaydetmiş, işsizlik oranı yüzde 8,8 düzeyinde yatay seyretmiştir. Anket göstergeleri, imalat sanayi firmalarının geleceğe yönelik istihdam beklentilerinde düşüşe işaret etmektedir.” ifadeleri kullanıldı.
Özette, “Temmuz ayında cari işlemler dengesi aylık bazda 566 milyon dolar fazla vermiş, yıllıklandırılmış cari açık ise 5,9 milyar dolar azalışla 19,1 milyar dolara gerilemiştir. Söz konusu gerilemede, büyük ölçüde altın ve enerji hariç dış ticaret açığındaki düşüş etkili olmuştur. Diğer yandan, enerji dış ticaret açığı görece yatay seyretmiş, altın dış ticaret açığı ise önceki aya kıyasla belirgin azalmıştır. Bu dönemde, yıllıklandırılmış hizmetler dengesi fazlası bir önceki aya göre artış kaydetmiştir.” denildi.
Geçici dış ticaret verilerinin, ağustos ayında mevsimsellikten arındırılmış olarak ihracatta daha belirgin olmak üzere hem ihracat hem de ithalatta artışa işaret ettiği aktarılan özette, şunlar kaydedildi:
“Bu çerçevede, yıllıklandırılmış olarak cari dengedeki iyileşme eğiliminin, seyahat gelirlerinin de güçlü katkısıyla ağustos ayında da süreceği öngörülmektedir. Altın ithalatı, ağustos ayında tarihsel ortalamalarına yakın gerçekleşirken, yıllıklandırılmış olarak 17,5 milyar doları civarına gerilemiştir. Önceki üç ayda gerileyen tüketim malı ithalatı, ağustos ayında sınırlı artmış, mevsimsellikten arındırılmış olarak yüksek seviyesini korumuştur. Ağustos ayına ilişkin geçici dış ticaret verileri eylül ayı için yüksek frekanslı verilerle beraber değerlendirildiğinde, üç aylık ortalama eğilimler, ihracatın gücünü koruduğuna, ithalatın ise bir önceki aya benzer şekilde ılımlı seyir izlediğine işaret etmektedir. Söz konusu eğilimler, tüketim malı ithalatında eylül ayında sınırlı bir artış ima etmektedir. Tüketim malı ithalatının seyri, parasal sıkılaştırmanın iç talep üzerindeki etkilerinin değerlendirilebilmesi açısından, çeşitli diğer göstergelerle beraber yakından takip edilmektedir.”
Özette, cari açığın finansmanı tarafında, bankacılık sektörünün yıllıklandırılmış uzun vadeli borç çevirme oranının temmuz ayında yüzde 147 civarında gerçekleştiği belirtilerek, “Söz konusu oran, bankacılık sektörü dışındaki firmalarda yaklaşık yüzde 93 olmuştur. Bu çerçevede, yurt dışı borçlanma imkanlarının bankacılık sektörü için bir önceki aya kıyasla iyileştiği gözlenmektedir.” denildi.